Antik Çağ Yunan Felsefesi (11. SINIFLAR İÇİN)

 

İlk Çağ felsefesi, genel anlamda İ.Ö. 700’lerden başlayıp İ.S. 500’lere kadar olan dönemdeki felsefi gelişmeleri kapsamakta ve Antik Çağ felsefesi ile aynı anlamda kullanılmaktadır.

En seçkin temsilcileri arasında Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi büyük filozofların bulunduğu ilkçağ felsefesinde, bilimle felsefe hep bir arada olmuş, başlangıçta doğa felsefesi ön plandayken, sonlara doğru pratik felsefe ağırlık kazanmıştır.

Antik Çağ Yunan Felsefesi, MÖ 700'lü yıllardan başlayıp Orta Çağ'a (M.S. 500'lü yıllar) kadar uzanan felsefi dönemdir.

 


Üç evrede incelenir:

1-Sokrates öncesi dönem
2-Klasik dönem
3-Hellenistik Dönem


Sokrates öncesi dönem
Sokrates'ten önceki filozoflar "Sokrates öncesi düşünürler" olarak sınıflandırılır. Kendilerine doğa filozofları da denen bu filozoflar, evrenin mitolojik ögeler ile açıklanmasının karşısına akla dayalı açıklamalar getirmeye çalışmışlardır.

Klasik ve Hellenistik dönem
Sokrates'ten Büyük İskender'in Savaşlarına (MÖ 335-323) kadar geçen dönem Klasik Yunan Felsefesi, sonrasında Aristoteles ile başlayıp Yeni Platonculuk'a kadar devam eden devir ise Hellenistik felsefe dönemidir.
 

Dönem

Akım

Sokrates Öncesi

Milet Okulu
Pisagorculuk
Elea Okulu
Heraklitos
Demokritos
Anaksagoras

Thales, Anaximandros, Pisagor, Elealı Zenon, Heraklitos, Anaksagoras, Demokritos

Klasik Dönem

Sofistler
Sokrates
Platon
Aristoteles

Gorgias, Sokrates,Platon, Aristoteles

Hellenistik Dönem
 

Stoacılık
Epikürcülük
Kuşkucular
Kinizm
Yeni Platoncular

Kıbrıslı Zenon, Epikuros, Pyrrho, Diogenes, Plotinus

 

 

ARKHE SORUNU:

 

Latincede "başlangıç", "köken", "hareket kaynağı" gibi anlamlara gelen arkhe, Antik Yunan felsefesinde her şeyi yapan temel yapı taşına verilen isimdir; "ilk prensip" ya da "ilk element" olarak da düşünülebilir. Sokrates’ten önceki düşünürlerinin başlıca ilgi alanı, “arkhe”nin ne olduğunu araştırmak olmuştur (Esenyel, 2014: 1). Bu araştırmanın, aynı zamanda felsefenin de başlangıcı olarak kabul gördüğünü belirtmek gerekir. İlk olarak Miletos Okulu'nu incelemek gerekmektedir çünkü ilk filozof kabul edilen Thales bu okuldandır.

1. Miletos Okulu

Thales, Anaksimandros ve Anaximenes içerisinde ilk ele alınması gereken filozof Thales’tir çünkü doğayı Yunanlılara araştırma nesnesi olarak sunan ilk filozof odur (Esenyel, 2014: 5). Thales'e göre arkhe yani ilk madde “su”dur. Thales'in bu sonuca ulaşmasındaki en büyük etken, suyun yaşamı desteklemesi, yani yaşamın devamında etkin bir rol oynamasıdır. Deniz, yani “büyük miktarlarda su” ile yakından ve sıkça temasları veya bütün varlıkların bir şekilde “su” ile yakın ilgisinin bulunmasına dair gözlemleri, onda, her şeyin aslının, yani, “İlk Prensip”in (“Arkhe”nin) “su” olduğu fikrini doğurmuştur (Aristoteles’ten aktaran Hocaoğlu, 2007: 6).

Antik Çağ Felsefesi ile ilgili olarak ünlü düşünür ve matematikçi Thales hakkındaki videoyu bu linkten izleyebilirsiniz.



Kranz'ın belirttiğine göre Thales açısından her şey tanrılarla doludur ve tanrısal olmayan hiçbir şey yoktur (Kranz, 2014: 36). Buradan çıkarılacak sonuç, suyun da tanrısal bir niteliğe sahip olduğudur. Thales'in açıklamalarını üç grupta toplamak mümkündür: İlk olarak suyu her şeyin arkhesi olarak görmüştür, ikinci olarak dünyanın suyun üzerinde bulunduğunu belirtmiştir, üçüncü nokta olarak her şeyin tanrılarla dolu olduğudur (Arslan'dan aktaran Baykent, 2018: 133).

Ele alacağımız ikinci filozof olan Anaksimandros’un görüşüne baktığımızda, arkhe düşüncesinin değiştiği gözlemlenmektedir. Anaksimandros’a göre arkhe, “apeiron”dur, ona göre evren sınırlı bir şeyden oluşamaz. Apeiron; sınırsızdır, belirsizdir, tüm türevlerinden önce gelir ve varolan her şeyin ilk ilkesidir (Esenyel, 2014: 6).

Miletos Okulu'nun son filozofu Anaximenes’tir. Anaximenes, Anaksimandros’un arkhe anlayışına karşı çıkarak, arkhenin “hava” olduğunu öne sürmüştür. Hava apeiron gibi sonsuzdur, fakat onun gibi belirsiz değildir. Anaximenes için her şey havadan meydana gelmektedir ve her şey yine dağılıp hava olmaktadır (Kranz, 2014: 43). Hava yoğunlaşarak ve seyrekleşerek diğer varlıkları meydana getirmektedir. Hava aynı zamanda soluk almada etkin bir işleve sahiptir, bu sebepten ötürü arkhe havadır.

Bu üç filozofa bakıldığında, doğa felsefesi yaptıklarını belirtmek gerekir, yani kozmolojik bir arkhe arayışı vardır. Şimdi ele alınacak filozof olan Pytagoras’a bakıldığında, arkhenin kozmolojik boyuttan çok ontolojik bir boyutta ele alındığı görülecektir.

2. Pythagoras

Pythagoras'a göre evrenin ilk maddesi “sayı”dır. Evrende bir uyum ve harmoni vardır. Pythagoras, müzikte sayıların önemini keşfederek müzik ve aritmetik arasında bir bağlantı kurmuştur (Russell, 2018: 83). Pythagoras’ın arkhe olarak sayıları göstermesini, Kranz şu şekilde açıklamıştır:

...yalnız şekil kazanmış olan tanınabilir, şekil ise ölçüye, kanuna, sayıya dayanır. Her şekli belirtirken kullanılan deyiş, bir sayı oranıdır. Her harmoni sayıca sınırlandırılmış, belirtilmiştir; sayı var olandır (Kranz, 2014: 135).

Şeylerin doğasını açıklamak, aynı zamanda evrende bulunan harmoniyi, evrenin matematiksel yapısını ortaya çıkarmaktır. Pythagoras ve takipçileri sayıya çok önem vermişlerdir, sayı epistemolojiktir, gerçek olan şeylerin arkasında matematik vardır (Esenyel, 2014: 9).

3. Herakleitos ve Parmenides

Herakleitos’a göre, arkhe “ateş”tir. Alevde yakılan bir şey değişime uğrar ve sonunda hepsi alev olur, alevin kendisi ise asla değişmez. Yakılan her şeyin ateşe dönüşmesi gibi, ateşte her şeye dönüşmektedir, bu sebepten ötürü Herakleitos, ateşin arkhe olduğunu öne sürmüştür. Herakleitos’a göre her şey akış halindedir, evrende oluş vardır (Cevizci, 2009: 21). Oluş için, zıtların savaşı zorunludur (Arslan, 2006: 190). Bu mücadele durumu, Herakleitos’a göre çok önemli olmakla birlikte, evren, zıtların bu mücadelesi sayesinde uyumu yakalamaktadır. Herakleitos’a göre, tüm bunların gerçekleşmesini sağlayan bir ilke, ölçü vardır, bu ilke “logos”tur ve logos evrene aşkın değil, içkindir. Logos, her zaman doğru olmuştur ve doğru olacaktır, her şey ona uygun olarak gerçekleşmektedir (Guthrie, 1999: 51). Herakleitos’un bu düşüncesinin aynı zamanda 19. Yüzyıl filozofu olan Hegel'in de üstünde etki bıraktığı söylenebilir.

Parmenides ile felsefe, düşüncenin kendisini nesne olarak almıştır (Esenyel, 2014: 14). Parmenides’in düşünce sistemine bakıldığında, Herakleitos’un öğretisine karşı çıktığı görülmektedir. Herakleitos’a göre oluş hâli devam ederken, Parmenides varlığın bir olduğunu iddia etmiş ve değişimi reddetmiştir. Ona göre varolan hep varolacaktır, varolmayan da hiç varolmayacaktır. Varolmayan şey düşünülemez (Arslan, 2006: 221). Düşünülebilen şey vardır, varolmayanı düşünmeye çalışmak, ona bir anlamda varlık yüklemektir, bu ise mantıksal olarak çelişik bir durum doğurmaktadır. Parmenides’e göre varlık duyular yoluyla bilinememektedir, bunun sebebi duyuların yanıltıcı olmasındandır, bizi varlığa ulaştıracak şey ise “logos”tur.

4. Plüralistler: Empedokles, Anaxagoras ve Atomcular

Plüralist filozofları, Herakleitos ve Parmenides’in arasında görmek mümkündür. Çünkü onlar hem değişimi kabul etmektedir, hem de değişmemeyi kabul etmektedir. Plüralist filozoflar, aynı zamanda, arkhe'nin tek değil birden fazla olduğunu iddia etmişlerdir.

Empedokles'e göre diğer filozoflar, arkhe konusunda yanılmışlardır, dört arkhe vardır: Toprak, ateş, hava ve su. Bu dört öge, sevgi ve nefret yoluyla birleşip ayrılarak farklı şeyleri ortaya çıkarmaktadır. Sevgi ögeleri tamamen karıştırırsa, çatışma onları kademeli olarak ayırmaktadır, çatışma onları tamamen ayırırsa, aynı şekilde sevgi onları kademeli olarak birleştirmektedir ve bu ayrılma ve birleşme olayını şans ve zorunluluk yönetir (Russell, 2018: 118-119).

Anaxagoras’a göre arkhe, “sperma”dır ve evrende ne kadar çeşit varsa, o kadar sperma vardır. Buradan arkhe'nin sınırsız olduğu sonucu çıkarılabilmektedir. Sperma’yı harekete geçiren güç “nous”tur. Nous, akıllı, düzen verici, düzenleyici ve kaos durumunu düzene sokan bir ilkedir (Arslan, 2006: 299). Yani nous, kaos'tan kozmos'a geçişin ilkesidir. Başlangıçta her şey bir aradadır fakat düzenli değildir, bu da kaos durumunu ortaya çıkarmaktadır, nous ise onları düzene sokmaktadır. Anaxagoras’ın düşüncelerinin aynı zamanda atomcu geleneğin de öncüsü olduğunu söylemek mümkündür.

Atomculara bakıldığında, iki ismin ön plana çıktığını söylemek mümkündür, bu iki isim Leukippos ve Demokritos'tur. Onlara göre varlığın yapı taşı, bölünemez olan “atom”lardır. Atomların hareketi kendine içkindir, atomların evren gibi bir başlangıcı yoktur; ezelidirler (Esenyel: 2014: 20). Buradan hareketle evrenin de atomlardan oluştuğunu söylemek mümkündür. Atomculara göre atomlar, doğa yasaları tarafından kontrol edilmektedir, rastlantı sonucu bir şey olmamaktadır ve her şeyin bir nedeni vardır.

 DEĞERLENDİRME SORULARI (ÖDEV)  20 EKİM 2020 tarihine kadar felsefeogretmenigulhan@gmail.com adersine ad, soyad ve sınıf belirterek gönderiniz.

1.     Doğa düşünürleri (filozofları) doğayı açıklamak istemişler. Farklı yanıtlara ulaşmış olsalar da hep baktıkları yer “DOĞA” olmuştur. Sizce doğa filozoflarının bu yöntemi günümüze hangi katkıları sağlamıştır? Örenk vererek açıklayabilirsiniz.

2.     Herakleitos, “Her şey akar.” ve “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” sözleriyle doğada

sürekli bir değişim olduğunu iddia eder. Bu iddiayı destekleyen kanıtlar nelerdir?

..................................................................................................................................................

..................................................................................................................................................

..................................................................................................................................................

..................................................................................................................................................

..................................................................................................................................................

3.     Bir olan bir şeyin ARKHE’sini nedir die sormak, onun temel nedenini, asıl nedenini, asıl özelliğini sormaktır. Sizce bugünün güncel dünyasının ARKHE’si nedir? Dilediğinizce yanıtlayınız.  

 

                                        Ödevinizi 20 Ekim 2020 tarihine kadar
                        felsefeogretmenigulhan@gmail.com adersine gönderiniz.

Ö

Demokritos'a göre varlığın yapı taşı, bölünemez olan “atom”lardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

PLATON’NUN VARLIK, BİLGİ VE DEĞER ANLAYIŞI

ARİSTOTELES: VARLIK, BİLGİ VE DEĞER ANLAYIŞI

15.-17. YY. FELSEFESİ